DMEXCO 2024 MASTERCLASS: Geleceğin Market Alışverişi
“İnsanı merkeze almazsanız, yapay zeka başarısız olur”
Salesforce ve IBM'in ortak düzenlediği Masterclass, market alışverişinin geleceğine dair oldukça çarpıcı bir vizyon sundu. Yapay zeka ve hiper kişiselleştirmenin, özellikle market alışverişi gibi günlük alışkanlıklarımızı nasıl kökten değiştireceğini adım adım anlatan oturumda, iki teknoloji devinin iş birliğiyle neler mümkün olabileceği gözler önüne serildi. Konuşmanın odak noktası her ne kadar gıda perakendesi olsa da anlatılanlar, birçok sektöre uyarlanabilir yenilikler içeriyor.
Market Alışverişinin Geleceği: Bir "Feed" Üzerinden Yaşanan Deneyim
Masterclass’ta IBM'den Andre Jansen ve Salesforce’tan Götz Gützlaff; yapay zekanın market alışverişinde nasıl devrim yaratacağı üzerine kapsamlı bir sunum yaptı. GG, geleceğin market alışverişinin bugün bildiğimiz gibi olmayacağını, ürün listeleme sayfaları yerine kişiselleştirilmiş bir içerik akışının (feed) kullanılacağını anlattı. Sosyal medyada olduğu gibi, bu feed de kullanıcıya özel önerilerle dolu olacak. Her bireyin alışveriş deneyimi, geçmiş alışkanlıklarına, evdeki mevcut gıda stoklarına ve hatta kişisel tercih ve diyet ihtiyaçlarına göre şekillendirilecek.
Öne çıkan bir diğer yenilik ise Ev ERP’si (Ev Kaynak Planlama Sistemi) oldu. Bu sistem, evdeki malzemelerin stok seviyelerini, tüketim alışkanlıklarını ve hatta çöpe atılan ürünleri bile takip ederek gelecekte israfı en aza indirecek çözümler sunuyor. Gıda israfı, Ev ERP’sinin sürekli olarak optimize ettiği bir konu olacak ve tüketici, gerçekten ihtiyaç duyduğu ürünlere yönlendirilecek.
Tüketici Beklentileri ve Hiper Kişiselleştirme
Konuşmacılar, hiper kişiselleştirmenin, tüketici beklentilerini karşılamadaki rolünü de derinlemesine inceledi. Örneğin, Almanya’da tüketicilerin %25’i kendini fleksitaryen olarak tanımlıyor.
Bu, tüketicilerin sürekli değişen beslenme tercihlerini karşılayabilmek için marketlerin daha dinamik ve esnek sistemler geliştirmesini zorunlu kılıyor. Aynı zamanda, %75’lik bir kesim, sürdürülebilirlik konusunda şeffaflık talep ediyor; karbon ayak izi ve çevresel etki gibi bilgilerin net bir şekilde paylaşılmasını istiyorlar. İşte bu noktada hiper kişiselleştirme, sadece ürün önerileri sunmaktan öteye geçip, sürdürülebilir alışveriş deneyimleri yaratmada önemli bir rol oynuyor.
IBM ve Salesforce’un geliştirdiği Yummie adlı demo uygulama, bu kişiselleştirmenin nasıl hayata geçirileceğine dair önemli bir örnek sundu. Yummy, kullanıcıların alışveriş deneyimlerini tamamen onların tercih ve ihtiyaçlarına göre şekillendiriyor. Sunum sırasında örneklenen Stephanie isimli kullanıcı, yoğun bir anne olarak, evdeki malzemelere göre haftalık yemek planlaması yapabiliyor ve uygulama, ona en uygun tarifleri sunuyor. Stephanie'nin iki çocuğunun farklı beslenme alışkanlıklarına ve eşinin tercihine göre en iyi ürünler öneriliyor. Ayrıca uygulama, sürdürülebilirliği de göz önünde bulundurarak israfı en aza indirecek şekilde yönlendirmeler yapıyor.
İnsan Faktörü: Teknolojinin Kalbinde
Sunumda en çok vurgulanan noktalardan biri, teknolojinin insan deneyimiyle nasıl birleştiği oldu. Yapay zeka harikalar yaratıyor olabilir, ancak bu teknolojilerin gerçek değerini bulması için insan merkezli bir yaklaşımla geliştirilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Herkesin hayatını kolaylaştıran, kişisel ihtiyaçlara cevap veren ve tüketicilerin zamanlarını daha verimli kullanmalarını sağlayan çözümler yaratmak, sadece teknolojik yeniliklerden değil, aynı zamanda derin bir kullanıcı anlayışından geçiyor.
Andre Jansen bu noktada,
“İnsanı merkeze almazsanız, yapay zeka başarısız olur”
diyerek, bu teknolojilerin yalnızca teknik açıdan değil, aynı zamanda kullanıcı ihtiyaçlarını derinlemesine anlayan bir yapıda geliştirilmesi gerektiğini belirtti.